Ruhunu ve damağını şımartan şehir
İspanya’nın başkenti Madrid, sadece büyük meydanları ve zarif bulvarlarıyla değil, aynı zamanda insanın içini ısıtan kültürü, gecelere yayılan enerjisi ve mutfağıyla da kendine hayran bırakıyor. Bu şehirde zaman farklı akar; sabahları yavaşça başlar, akşamları doyasıya yaşanır. İşte Madrid’in damağımda ve ruhumda bıraktığı izlerden bir kesit.
Yazar: Volkan Gülergin

Benim için Madrid’in lezzetleriyle en yoğun karşılaştığım anlardan biri De Maria Felix Boix adlı restoranda yaşandı. Başlangıç olarak gelen kabuğu soyulmuş, kırmızı bir domatesin içinden çıkan karidesli peynirli sos... Tadını hâlâ unutamıyorum. Ama bu bir istisna değil. Madrid’te her öğün, böyle küçük sürprizlerle dolu olabilir. Güzel bir şarap, ki damağınıza uygun bir şarap bulmak İspanya da çok kolay, birde orta pişmiş yumuşacık kocaman bir biftek gelir önünüze. Yanında incecik doğranmış patates kızartması ile tam bir lezzet şöleni…
Madrid’de sabahları özenli ve sade bir kahvaltı yapılır, kızarmış ekmeğe sürülen taze domates püresi, üzerine gezdirilen kaliteli zeytinyağ, ardından mis kokulu bir cortado ile taçlanır sabahlar. Cortado espresso ve az miktarda sıcak süt ile hazırlanır. Adını da İspanyolca’da “kesmek” anlamına gelen cortar fiilinden alır. Sert kahveyi sütle yumuşatmak gibi... İki yudumda biter ama güne güzel başlamak için fazlasıyla yeterlidir.
Madrid ülkenin dört bir yanından gelen lezzetlere ev sahipliği yapar. Her köşe başında karşınıza çıkabilecek tapas barlarında, küçük porsiyonlarda büyük tatlar sunulur. Zeytinyağında marine edilmiş deniz ürünleri, peynirler, jambonlar, patatas bravas… Hepsi paylaşmak içindir, çünkü Madrid’de yemek yalnızca yemek değildir; aynı zamanda sohbetin, paylaşımın, gülümsemenin bahanesidir.
Madrid’de akşamlar geç başlar. Restoranlar genellikle saat 8 civarında kapılarını açar. İnsanlar yemeğe oturmak için acele etmez. Yemeğin kendisi bir ritüeldir burada. Güzel bir kırmızı şarap, iyi pişmiş bir et, yanında incecik patates kızartmaları… Her şey yavaş yavaş, sohbet eşliğinde, zevkle tüketilir.
Madrid, sadece lezzetleriyle değil, şehrin kendisiyle de ruhunuzu doyurur. Geniş bulvarlar, sabaha kadar canlı kalan sokaklar, derin tarihi ve müzeleriyle adeta bir sahne gibi... Goya’dan Velázquez’e, Prado Müzesi’nden Reina Sofia’ya kadar her adımınızda bir sanat eserine rastlarsınız.
Madrid’de zaman farklı akar…Damağınızda ve ruhunuzda unutamayacağınız bir tad kalsın isterseniz, İspanya’nın başkenti Madrid sizi büyülemek için hazır…